TOPLUMUN BAŞ DÜŞMANI; VANDALİZM
Kasım 02, 2024

İnsanlığın en büyük değeri hiç şüphesiz, insanın yaşadığı bölgenin kültürel mirasıdır. Bu miraslara sahip çıkmak insanoğlunun en hakiki vazifesidir. Bu vazifesini yerine getirmeyen toplumlar kültürlerini ve kendi benliklerini kaybederler. İster politeist toplumlardan ister monoteist toplumlardan isterse farklı ırklardan kalma olsun, kültür insanoğlundan çok coğrafyaların malvarlığıdır ve orada misafir olan toplumlar bu varlığı korumak zorundadır.

VANDAL NEDİR?

Vandallar, milattan sonra 5. ve 6. yüzyıllarda Avrupa’da ve Kuzey Afrika’da etkili olan Germenlerin Doğu koluna mensup bir kavimdir. Vandallar Kavimler Göçü ile birlikte Avrupa’nın güney bölgelerine inmiş ve burada Roma’ya bağlı bulunan Gallia, Hispania’da bulunan Galiçya bölgesi ve Baetica eyaletlerini istila etmişlerdir. Buralarda çok büyük kıyımlar yapan Vandallar, hız kesmeden Kuzey Afrika kıyılarına dek gelmiş ve burada Vandal Krallığını kurmuşlardır.

Kavimler Göçü esnasında kavimlerin hareketini gösteren bir harita.

455 yılına gelindiğinde Vandallar, Kral Gaiserik önderliğinde İtalya yarımadasına çıkartma yapmış ve Roma şehri yağmalanarak altüst edilmiştir. Roma’nın yağmalanmasının ardından Roma İmparatorluğu 476 yılında parçalanmıştır.

Roma’nın yağmalanmasını anlatan tablo; İmparatorluğun Rotası Yıkım, Thomas Cole, 1836

Vandal Krallığı’nın bürokrasi sınıfı ekseriyetle Ariusçu Hristiyanlardan oluşmaktaydı. Mezheplerini kabul ettirip meşrulaştırmak adına Kalkedon (Kadıköy) Konsiline katıldılar. Mezheplerinin kabulünün ardından yerel halk arasında yaşayan Katolik Hristiyanları baskılamaya ve daha da ileriye giderek Katoliklere yönelik kırıma gitmeye başlamışlardı. Uzun yıllar süren bu baskı ve kırım faaliyetlerini bahane olarak kullanan Doğu Roma İmparatoru I. Iustinianus Vandallara karşı askeri harekâta girişmiş ve 534 yılında Vandal Krallığına son vermiştir.

VANDALİZM NEDİR?

Vandalizm terimi ilk olarak Fransız İhtilali döneminde bir din adamının Cumhuriyet Ordusu’nun bazı eylemlerini 455 yılında Vandalların Roma’ya yaptıklarına benzetmesiyle ortaya çıktı. Vandalizm, bilerek toplum veya kişi yararında bulunan olguya veya değerlere zarar vermek olarak açıklanabilir. Örnek olarak Doğu Roma İmparatoru I. Konstantin’in Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesinin ardından Çemberlitaş üzerindeki Pagan inancından kalma Koruyucu Melek figürünü parçalatması gösterilebilir.

ÜLKEMİZDE VANDALİZM

Maalesef ülkemizde Vandalizm’i had safhada varlığını sürdürmektedir. Doğaya, kültür miraslarına ve değerlerimize yönelik tahribatlar artmış durumda.

İmparatorluk Kapısı, Ayasofya.

Ayasofya, müzeden camiye çevrildikten sonra yaklaşık 1500 yıllık İmparatorluk Kapısı ağır hasar almış durumda.

Sümela Manastırı Fresklerinden bir bölüm.

Nevşehir, Peribacaları.

Vatandaşlarımız maalesef isimlerini tarihe yazdırmak yerine isimlerini tarihin üzerine yazmayı tercih ediyor. Sümela Manastırı freskleri isim yazmak suretiyle sivri uçlu malzemelerle Peribacaları ise sprey boyayla tahrip edilmiş durumda.

1950’li yıllarda Adnan Menderes’in İstanbul’u yeniden imara açtığı ve revize ettirmeye çalıştığı dönemde birçok tarihi cami ve Doğu Roma İmparatorluğu döneminden kalan kara surlarının bir kısmı yol yapımı amacıyla yıkılmıştır. 17. Yüzyılda Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından Karaköy’de Yağkapanı adıyla bir mescit yapılmış ve bu mescit zamanla harap olmuştur. 1903 yılında Raimondo D’Aronco tarafından Merzifonlu Kara Mustafa Paşa adıyla mescitten kalan kalıntılar üzerine bir cami yapılmıştır. 1958 yılında yol genişletmesi bahanesiyle cami yıkılmış fakat ne camiden yola daha yakın olan banka binası yıkılmış ne de yol genişletilmiştir. Banka binası hala daha faaliyetini sürdürmekte, caminin bulunduğu araziye ise zamanla derme çatma binalar yapılmıştır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camiinin yıkımı, 1958, İstanbul, Karaköy.

Son dönemde gündemimizi çokça meşgul eden müsilaj sorunu da Çevresel Vandalizm olarak adlandırılan sınıfa girmektedir. Müsilaj esasında denizdeki mikroorganizmaların kendilerini korumaya çalışmalarıyla ortaya çıkardıkları salgıdır. Marmara Denizi’nde ortaya çıkan durum ise bundan farksız. Fabrikaların yanlış atık politikası yüzünden Marmara Denizine atık aktarılmaktadır. Mikroorganizmalar anormal durumu dengelemeye çalışırken çoğalmış ve fazladan müsilaj salgılamaya başlamışlar. Bu görüntüde ise Marmara kıyılarını kaplayan ölü müsilaj tabakası görülmektedir.

Yakın dönemde ise maalesef ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasına saldırılar dincilik kisvesi altında arşa çıkmış vaziyette. Atatürk’ü put Atatürkçülüğü putperestlik ilan edenler maalesef ki azımsanmayacak kadar fazlalar. Atatürk’e düşman olan güruh, Atatürk’ün mücadelesi sayesinde dinlerini yaşayabilmekte ve fikirlerini açıkça dile getirebilmektedir. Büyük yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu ise seneler evvel günümüze ışık tutan şu sözleri Yaban isimli eserinde söylemişti; İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz?

Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü ise bizim kültür miraslarına ve değerlerine ne denli sahip çıkmamız gerektiğini anlatır biçimde;

Bir millet savaş alanlarında ne kadar zafer elde ederse etsin, o zaferin sürekli sonuçlar vermesi ancak kültür ordusu ile mümkündür…”

Bu Haberi Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.