Tarih Öncesi Mağara Resimleri Erken İnsan Yaşamı Hakkında Ne Anlatıyor?
Aralık 09, 2024

Bilinen en eski sanat eserlerinden bazıları, dilin gelişim sürecinin başlangıcına işaret ediyor olabilirken, daha sonraki örnekler insan ve hayvan figürleriyle hikayeler anlatmaktadır. Dünyanın en eski mağara resimleri, onları yaratan insanlar hakkında bize ne anlatıyor? Kayalar veya mağara duvarlarına boyanmış, çizilmiş ya da oyulmuş imgeler dünyanın dört bir yanında bulunmuşlardır insanların ilk iletişim biçimlerinden birini yansıtmakta ve dil gelişimiyle olası bağlantılar taşımaktadır.

En eski imgeler genellikle soyut görünmekte ve sembolik anlamlar barındırıyor olabilirken, daha sonraki eserler hayvanlar, insanlar ve ruhsal bir öneme sahip olabileceği düşünülen melez figürleri tasvir etmektedir.

Bilinen en eski tarih öncesi sanat bir mağarada yapılmamıştır. Güney Afrika’da, 73.000 yıl önce bir kaya yüzeyine çizilmiş olan bu eser, bilinen mağara sanatlarından daha eskidir. Ancak mağaralar, duvarlarındaki sanatı koruyarak ve saklayarak arkeologlar için zengin bir tarih kaynağı sunmaktadır. Ayrıca insanlar zaman içinde mağara sanatına katkıda bulunduğu için birçok mağara tabaka tabaka sanat içerir bu da sanatsal ifadenin evrimini gözler önüne sermektedir.

Erken Dönem Mağara Resimleri Soyuttu

Mağara resimleri
1 Mart 2018’de fotoğraflanan, Endülüs’teki Ardales Mağarası’nda yer alan Neandertal mağara resimleri. Bu resimler, modern insanın Avrupa’ya ulaşmasından 20.000 yıl önce, yaklaşık 43.000 ile 65.000 yıl önce yapılmıştır.

2018 yılında, araştırmacılar İspanya’daki La Pasiega, Maltravieso ve Ardales mağaralarında Neandertaller tarafından en az 64.000 yıl önce yapılan, bilinen en eski mağara resimlerini keşfettiklerini duyurdu. Diğer erken dönem mağara sanatları gibi bu eserler de soyuttu. Arkeologlar, bu mağaralarda merdiven benzeri çizimler, el şablonları ve okra ile süslenmiş bir sarkıt yapısı buldu.

Bir Homo sapiens alt türü olan Neandertallerin, bu sanatı onlar için özel anlam taşıyan yerlerde bıraktığını belirtiyor İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nde arkeolojik bilimler başkanı ve 2018’de Science dergisinde yayınlanan bir çalışmanın ortak yazarı olan Alistair W.G. Pike. El şablonlarının çoğunun mağaranın zor ulaşılan küçük girintilerinde yer alması, bunları yapan kişinin pigment ve ışık hazırlayıp, uygun yeri bulmak için mağaraya girmesi gerektiğini düşündürüyor.

Bu işaretler, Neandertallerin sembolik düşünce yeteneğini göstermesi açısından da dikkat çekici. Pike, “Resimlerin önemi, Neandertallerin resim yapabilmesinde değil, sembolik düşünceyle meşgul olmalarında yatıyor,” diyor. “Bu muhtemelen dil becerileriyle ilişkili.”

Mağara sanatı ve insan dilinin gelişimi arasındaki olası bağlantı, MIT’de dilbilim ve Japon dili ve kültürü profesörü olan Shigeru Miyagawa’nın 2018’de Frontiers in Psychology dergisinde yayınlanan makalesinde ele aldığı bir teoriydi.

“Dil fosilleşmiyor, bu en büyük sorun,” diyor Miyagawa. “Mağara sanatına yönelmemin nedenlerinden biri de bu. Erken döneme ait dile işaret edebilecek başka eserler bulmayı amaçladım.”

Miyagawa’nın özellikle ilgilendiği konulardan biri, mağara sanatının bulunduğu alanların akustiği ve bu yerleşimlerin insanların belirli bir noktada yapabildiği veya duyabildiği seslerle bir ilgisi olup olmadığıdır.

İnsan ve Hayvan Figürleriyle Hikayeler Anlatmak

Lascaux’daki Tek Boynuzlu At Panosu

Zamanla mağara sanatında insan ve hayvan figürleri yer almaya başladı. Bilinen en eski hayvan tasviri, en az 45.500 yıllık olduğu düşünülen Sulawesi yaban domuzunu gösteriyor. Bu resim, Endonezya’nın Sulawesi adasındaki Leang Tedongnge mağarasında bulunuyor. Sulawesi, aynı zamanda en az 43.900 yıllık olduğu tahmin edilen, bilinen ilk av sahnesi tasvirine de ev sahipliği yapıyor.

Sulawesi mağara resimleri, sanatçıların çevrelerindeki canlıları betimleme becerilerini ortaya koyuyor ve Fransa’daki ünlü Lascaux mağara resimlerinden on binlerce yıl öncesine tarihleniyor. 1940 yılında, bazı gençlerin bir köpeği takip ederek keşfettiği Lascaux mağarasındaki resimler, yaklaşık 17.000 yıl öncesine tarihlenen yüzlerce hayvan tasvirini içeriyor.

Lascaux mağarasındaki resimlerin çoğu at, boğa ya da geyik gibi kolay tanınabilir hayvanları tasvir ediyor. Ancak, birkaç resim daha sıradışı olup sanatçıların muhtemelen gerçek hayatta görmedikleri şeyleri tasvir etme becerilerini gösteriyor.

Lascaux mağara sanatında bir “tek boynuzlu at” boynuzlu ve hamile olabileceği düşünülen bir at benzeri hayvan görülüyor. Bir diğer benzersiz resim ise çeşitli şekillerde yorumlanıyor: bir bizon ve bir adamın öldüğü bir av kazası ya da bir büyücüyle ilgili bir sahne olarak. Her durumda, sanatçının insan figürünü anatomik olarak erkek yapmaya özen gösterdiği anlaşılıyor.


https://hisculart.com/post/yeni-bir-buyuk-basli-insan-tipi-kesfedildi-homo-juluensis-kim/

Benzer: https://dergipark.org.tr/tr/pub/jhf/issue/67382/1033269

Bu Haberi Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.