Dogonlar, günümüzde Mali nüfusunun yüzde 4’ünü oluşturmaktadır. Bu kabile çok zengin ve bir o kadar da karmaşık bir inanca ve yaşam felsefesine sahip bir kabiledir. Onları farklı yapan en büyük özellikleri ise uzaya ve uzaylılara inanmalarıdır. Dogonlara göre ataları, Sirius yıldız sisteminden gelmekteydi. Her Dogon kabilesinin dini bir lideri vardır. Ona “pogon” deniyor.
Sirius yıldızı, dünya üzerindeki bir çok uygarlığın efsanelerinde ve mitlerinde vardır. Bu yıldızın uzantılarının zamanında dünyadaki bir çok uygarlığa yardım ettiği hatta Antik Çağ döneminde yaşanan savaşta insanların yanında Anunnakilere karşı savaştığı yazmaktadır. Bu savaş sonrası Sirius melezlerinin bir kısmının dünyada kaldığı geri kalanların ise Sirius’a döndüğü de bu bilgiler arasında geçmektedir. Kimilerine göre Sirius yaratılışı kaynağı, kimilerine göre ise uzaylıların yegane mekanıdır. Kimilerine göre ise öldükten sonra gidilecek Cennet.
Mitlere baktığımız zaman aslında Sirius yıldızı sadece Dogonlarda değil bir çok eski medeniyetlerde de olan ve saygı duyulan bir yıldızdır. Hatta bazı mitlerde Sirius’dan gelenlerin Antik Çağ’da gerçekleşen nükleer savaş sırasında insanların yanında olarak Anunnakilere karşı savaştıkları yazmaktadır. Peki tüm mitlerde geçen bu Sirius gezegeninde yaşam var mıdır? Varsa burada yaşayan, yaşam formları nedir? Dogonlar ise Sirius’un, atalarının geldikleri yer olduğunu söylemektedir.
Dogonların mitolojik öğeleri Mısır uygarlığı efsaneleri ile benzerlik göstermektedir. Dogonları araştırmak için bölgeye giden araştırmacıları şaşırtan bazı durumlar olmuştur. Avcılıkla geçinen, çadırlarda yaşayan, dünyadan bir haber olan ve teknolojik hiçbir gelişmeden yararlanamayan bu kabile insanları, dünya gezegeninin hareketlerini, Jüpiter’in uydularının olduğunu, Satürn’ün halkasının olduğunu ve Ay’da kraterlerin bulunduğunu bilmekteydiler.
Dogonlara göre Sirius’un yaratılışı şu şekildedir. Amma adlı tek bir Tanrının sözüyle evren yaratılmış ve bir zerreden doğmuştur. Bu zerre, dünyanın yumurtası denilen geniş bir rahim meydana getirmiştir. Plasenta iki ikiz öğeye bölünmüştür. İki çifte yaşam verecek olan plasentadaki yumurtaların birisinde bulunan ve erkek olan Ogo, erken çıkar ve evrene tek başına hükmetmek için diğer yumurtaları çalar. Fakat bu hırsızlık evrende kaos yaratır ve bu kaosun sonucunda, Ogo ve aynı ruh ikizi olan Nommo Semunin kurban edilir. Kurban işlemini gerçekleştiren Nommo, Titianne’ye sünnet edilir ve göbek bağı kesilerek plasentasından ayrılır. Çift plasentayı ayıran işlemlerden Sirius doğar. Sirius’un doğuşundan sonra akan bu kan merkezden ilerleyerek güneye doğru yol alır ve orada Venüs doğar.
Ogo’yu erken kurban ettiğini düşünen Amma, onu yeniden diriltmek ister, bunu yeniden kan akıtarak gerçekleştirir. Dogon mitolojisine göre akan bu kan dünyadaki yaşamın tümünü temsil eder ve kadınlardaki regl durumuyla bir tutulur. Aslında yaşamı sağlayanda dünyanın reglisidir.
Dogonlara göre bu bilgiler, Nommo adını verdikleri, hem karada hem de suda yaşayabilen aynı zamanda uygarlığın temellerini atan Siriuslular tarafından verilmiştir. Bu bilgilere Dogonların rahipleri sahiptir ve bildikleri şeyleri yeni nesillere sözlü şekilde aktarırlar.