“ŞAMANİZM VE TÜRK KAMLIĞI” serine, ileride paylaşacağım yazılar için giriş mahiyetinde olması amacıyla “ŞAMAN KİMDİR?” yazısı ile başlamak istedim. Akademide kimi araştırmacılar “Şamanizm bir dindir.” derken kimi araştırmacılar ise “Şamanizm bir inanç sistemidir.” demekte. Bu konuya ve daha fazlasına ileriki yazılarımda uzun uzun değineceğim ancak hangi fikir doğru olursa olsun Şamanizm söz konusu olduğunda tek bir doğru olduğundan söz edilemez.
Türklerin yaşam biçiminde şamanlığın/kamlığın önemi göz ardı edilmemelidir. İslamiyet’i kabul etmiş Türkler arasında hâlâ şaman/kam adetlerinin inanılmaya devam ediliyor olması bunun en belirgin örneğidir. “Şaman kimdir?” sorusunu maddeler hâlinde açıklamadan önce bir tanımlama yapmak konunun işleniş süreci için de güzel bir temel sağlayacaktır. Şaman, kendine has tekniklere sahip (trans halleri, oyunculuk vs.) olan ve belli merasimleri yapan, genellikle kötü ruhlar diye nitelendirilen varlıklara hükmedebilen aracıdır.
ŞAMAN;
• İlk taklitçidir
Şaman; doğadaki sesleri, hayvanları, doğa olaylarını, rüzgârın yapraklar arasından geçişi sırasında çıkan sesi, kartalın kanat çırpmasını, karganın gaklamasını vb. pek çok sesi hareketi taklit edendir. Şaman, doğada duyduğu sesleri ve gördüğü hareketleri taklit ederek belli bir tören gerçekleştirir.
• İlk tiyatrocudur.
Şamanlar ilk tiyatroculardır. Yukarıda bahsetmiş olduğum taklitlerini tören esnasında sergilerler ve Şamanların tiyatro sahnesi Doğa Ana’nın ta kendisidir.
• İlk oyuncudur.
Şamanın oyuncu yönünü bizler; tören esnasında, ileriki zamanlarda sizlere anlatacağım “şaman hastalığı” olarak bilinen ve şaman adayının ritüel ölümden yeni statüye geçtiği eğitim süreci içerisinde sergilediği tavırlarda da görmekteyiz.
· İlk oyun kurandır.
Taklitlerin öğrenilmesi ve çalışılması, şamanın tiyatro sahnesine kavuşması-dönmesinden sonra artık oyunun kurulması gerekmektedir. Şamanın oyun kurucu yönü, karşımıza törenler esnasında çıkmaktadır.
• Denge kurucudur.
Türk Şamanlığında “Üç Dünyalı Evren Modeli” yer almaktadır. Bu dünyalar:
ÜST DÜNYA (gökyüzü): En yüce Yaratıcı Tengere Kayra Han’ın, bilinen adı ile Gök Tanrı’nın, Tanrıça Umay Ana’nın, Bay Ülgen’in ve diğer “iyi” olan her şeyin bulunduğu dünyadır.
ALT DÜNYA (yer altı): Başta Erlik Han olmak üzere kızları, oğulları ve kötücül iyeler(!) -sıkıntılı ve muallakta olan konulardan birisi adlandırma meselesidir- burada yer alır.
ORTA DÜNYA (yeryüzü): Yaşamış olduğumuz Orta Dünya ise Üç Dünyalı Evren Modeli’nin merkezidir. Şaman, bu üç dünya arasında denge kurmakla görevlidir, yükümlüdür. Denge bozulduğunda savaşlar, kıtlıklar, felaketler artar; Kalgançı Çak’a daha çok yaklaşılır.
· Bilinçli yalnızlığı kabul edendir.
Şaman adayı, şaman soyunu devam ettirmek için seçildikten sonra belli bir eğitim sürecinden geçer. Bu eğitim süreci, şaman adayı için hem fiziksel hem de zihinsel olarak çeşitli “sınanmalar” a neden olur. Toplumdan uzaklaşmak ve “bilinçli yalnızlığı kabul etmek” de bu sınanmalardandır.
• Savaşçıdır.
Şaman savaşçıdır çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi üç dünya arasındaki dengeyi korumak zorundadır. Şaman kimi zaman kötücül ruhlarla savaşırken kimi zaman da diğer şamanlarla savaşır. Bu da onun savaşçı özelliğini gözler önüne sürer.
• Şifacıdır.
Şaman şifacıdır. Alt Dünya olarak bilinen yer altının sahibi Erlik Han kimi zaman hiçbir aracı olmadan doğrudan kendisi kimi zaman ise kötücül varlıklar aracılığıyla insanlara, hayvanlara hastalık gönderir, felaketlere neden olur. İşte şaman tam olarak burada devreye girer ve şifacılığıyla hastalıklara, kıtlığa, felaketlere engel olur.
• Yer altı ve yer üstü ruhlarıyla insanlar arasındaki ilişkide arabulucudur.
Yeryüzünde kıtlıklar, felaketler, hastalıklar baş gösterdiği zaman Şaman, Erlik Han ve yardımcılarının bulunduğu Alt Dünya’ya giderek onlarla önce pazarlık yapar ve sonrasında hastalık sahibiyle onlar arasında arabuluculuk yapar.
• Doğaya hörmet gösteren; rüzgârı, sessizliği, suyun şırıltısını en iyi duyan ve dinleyendir.
Şaman ne olursa olsun Doğa Ana’ya, halk ağızı ile, ‘’göbekten” bağlıdır. Bu yüzden şamanın doğaya hörmet etmesi ve onu dinlemesi gerekir. Bu yüzden şaman iyi bir dinleyicidir.
• İnsan psikolojisini en iyi şekilde analiz edebilendir.
Şaman, hastalanan insanın/kişinin hangi sebepten hastalandığını hastanın hâl ve hareketlerinden, sözlerinden ya da sessizliğinden anlamaya çalışır. Bu yüzden şifa dağıtırken insan psikolojisinden anlaması gerekir ki o kişiye neyin iyi gelip gelmeyeceğini bulabilsin.
• Şairdir
Şaman’ın şairlik özelliği, tıpkı tiyatro sahnesinde tirat atmak gibidir. Tören sırasında söylediği alkışlar ve kargışlar onun şair oluşundandır. Alkışlar ve kargışlar sırasında hece ölçüsünün ve “aaax” düzenin kullanılıyor olması onun usta bir şair olduğunu göstermektedir.
• Şarkıcıdır.
Taklitçi yeteneğinden dolayı hayvanları, doğa olaylarını kısacası doğadaki sesleri taklit eden şaman, kullandığı davulu ve kıyafetindeki çıngıraklar ile alkışları ve kargışlarına enstrümanları ile de katılmaktadır. Yani “Şaman, tek kişilik bir orkestradır.” desek yanlış olmaz.
Bu maddelerden yola çıkarak şamanın çok yönlü olduğunu ve yaptığı her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğunu görmekteyiz.