Sicilyalı tarihçi Diodorus Siculus, Brutti’nin tarihinin MÖ 356 yılları civarında, kökenleri farklı bölgelere dayanan insanların Lucania’da toplanarak Brutti topluluğunu oluşturmasıyla ortaya çıktığını yazmıştır. Diodorus bu topluluğu kaçak köleler olarak tanımlamıştır ve “savaş işlerinde uzman” olarak görmüştür. Yunan tarihçi Strabon ise Brutti’yi isyan eden Lucania’nın köle çobanları olarak isimlendirmiştir. Bu yazarların kaynaklarında Bruttililerin adı, sosyal konumları nedeniyle “isyancılar” ya da “kaçak köleler” olarak vurgulanmıştır. Justin, Bruttian topluluğunun, Lucania’dan kaçan 500 gencin ormanlarda yaşayan çobanlara katılarak İtalyan paralı askerlerine karşı savaşarak oluştuğunu yazmaktadır. Bu edebi esere göre Bruttia adında bir kadın topluluğa yardım etti ve yeni topluluk adını Bruttia olarak aldı. Faklı kaynaklar olmasına rağmen ağırlıklı olarak tarihçiler Brutti topluluğunun temellerinin MÖ 4.yüzyıla dayandığını savunmaktadır. Fakat Brutti etnoniminin varlığına dair ilk arkeolojik ve tarihsel kanıtlar “Bruties Esum (Ben Brutius’luyum)” yazısıyla, MÖ 6.yüzyılın ortalarında güney Compania’daki çanak çömleklerin üzerinde bulunmuştur. Bruttililer, dil olarak Osca’nın (Roma şehri) bir versiyonunu konuşuyorlardı.
Erken Roma Cumhuriyetindeki italik kabilelerin gezileri bu bölgede birleşmeleri ile son bulmuştur. Tarihçi Livius, şu anda modern Calabria olarak isimlendirilen bu yeri belirtmek için Brutti Provincia terimini kullanmıştır. Yunanlılar ise ülkenin adı için Brettion ismini kullanmaktadırlar. Brutti toprakları kuzeyde Lucania sınırından Tiren Denizi yakınındaki Laus nehrine, oradan Tarentum Körfezi yakınındaki Crathis’e kadar çekilen bir çizgi ile ayrılmıştır.
Bruttianların işgal ettiği bölgede, yerli bir İtalyan kabilesi olan Oenotrianlar yaşamaktaydı. İklimin ve bölgenin güzelliği o kadar ilgi çekiciydi ki, birkaç yıl içerisinde burada birçok Yunan kolonisi ortaya çıktı. Peloponnesos savaşı sırasında bölgenin durumu böyle görünmekteydi; ancak sonraki yüzyılda büyük bir değişim yaşandı. Fetihlerini güneye doğru ilerleten ve kendilerini Oenotria’nın kuzey bölgesinin efendisi haline getiren Lucanlılar, şimdi Bruttian yarımadasına doğru ilerlemiş ve ülkenin iç kısımlarında egemenlik kurmuşlardır. MÖ 396 yılında Laus, bölgesi yakınlarında Thurialılara karşı kazanılan büyük zaferden yaklaşık 30 yıl sonra Brutti halkının yükselişi başlamıştır. Brutti’nin yükselişi yaklaşık MÖ 356 yılına dayanmaktadır. Bu tez Strabo’nun, Bruttililerin genç Dionysus’a karşı seferleri sırasında ortaya çıktığı yönündeki ifadesiyle uyuşmaktadır. Bu seferler muhtemelen, Roma’nın yükselişinin yolunu açmıştır. Bruttianların, kendi şehirlerinin yıkılışından sonra Sybaris’i, Traeis’e yerleştiren Sybarlıların geri kalanını kovduklarından söz edildiği için Brutti ismi çok daha eski olmalıdır. Aslında Bizanslı Stephanus, İtalya’nın bu kısmı için Brettia adını kullanan Syracuse’lu Antiochus’tan da bahsetmektedir.
İlk ortaya çıkışlarından sonraki yükselişleri ve gelişimleri çok hızlı oldu. Sayıları hızla çoğaldı ve Lucanyalıların kollarına meydan okuyacak kadar güçlü hale geldiler ve yalnızca iç kısımdaki dağlık bölgelerde bağımsızlıklarını korumakla kalmadılar, aynı zamanda Yunan şehirleri Hipponium, Terina ve Thurii’ye saldırarak hakimiyetlerini kabul ettirdiler. Bağımsızlıkları ve hakimiyetleri Lucanlılar tarafından kolayca kabul edilmiş ve ilk isyanlarının üzerinden 30 yıldan az bir süre geçmesine rağmen bu iki topluluk, Yunan komşularında karşı müttefik olarak silahlarını birleştirmişlerdir.
Dönemin Epir kralı İskender’e yardım için başvurdu. Bir orduyla İtalya’ya geçen ve birbirini izleyen birkaç sefer ile Heraclea, Consentia (modern Cosenza) ve Terina’yı fetheden Epir kralı, MÖ 326’da Pandosia yakınlarında Lucanyalılar ve Brutti’nin birleşik güçlerine karşı yapılan savaşı kaybetti ve Epirler tarih sahnesinden silinmiş oldu.
Daha sonra Bruttianlılar, Agathokles’in düzenlediği sefer ile, filolarıyla kıyıları kasıp kavuran, güçlü bir kale ve deniz istasyonuna dönüştürdükleri Hipponium şehrini kaybetmiş ve dezavantajlı bir barış imzalamak zorunda kalmışlardır. Fakat çok geçmeden bu antlaşmayı bozdular ve Hipponium’un hakimiyetini tekrardan ele geçirdiler. Bu dönem Bruttian ulusunun gücünün ve refahının en yüksek noktasına ulaştığı dönem olarak tanımlanmaktadır. Sınırlarını genişletmelerinden sonra artık karşılarında Roma gibi daha güçlü bir düşman vardı. MÖ 282 gibi erken bir tarihte Roma’nın artan gücüne karşı Lucanlılar ve Samnitler’e katıldılar ve ordularına yardımcı kuvvetler gönderdiler. Ancak hükümdar Pyrrhus’un yenilgisinden ve İtalya’dan kovulmasından sonra, savaşın tüm yükünü Bruttiler üstlenmek zorunda kalmışlardır. Romalı generaller Gaius Fabricius Luscinus ve Lucius Papirius’un tekrarlanan seferleri ve zaferleri sonrası, sonunda teslim oldular. Zift ve kereste açısından çok değerli olan büyük Sila ormanının yarısını teslim ederek barış imzalamak zorunda kaldılar.
Ancak teslimiyetleri kusurluydu ve Birinci Pön Savaşı boyunca sakin bir politika izlemelerine rağmen, İkinci Pön Savaşı’nda Kartacalı Hannibal’in işgali bölge için zor süreçlerin başlamasına sebep oldu. Bazı Bruttian şehirleri Cannea Savaşı’ndan sonra Kartacalı generali destekledi. Savaş sırasında Rhegium (modern Reggio Calebria) sağlam kaldı ve savaş boyunca Kartaca silahlarına karşı koymayı başardı. MÖ 215’te Hannibal’in teğmeni Hanno, Grumentum’da Tiberius Gracchus tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra, kendisini Bruttium’a attı. Burada kısa bir süre sonra Bomilcar komutasında Kartaca’dan gelen yeni birlikler kendisine katıldı. Bu andan itibaren bu bölgeyi kendi kalesi haline getirdi. Buradan Lucania ve Samnium’daki Romalı generallere karşı çıkmak için defalarca harekete geçti. Düşman tarafından yenilgiye uğratıldığında veya baskıya maruz kaldığında sürekli buraya sığındı. Hasdrubal’ın yenilgisi ve ölümünden sonra Hannibal, Romalı generallere karşı konumunu korumaya devam ettiği bazı bölgelere kendi askerlerini yerleştirdi. Karargahının büyük bir kısmını Crotona bölgesinde kurmuştur.
Kartacalı general İtalya’dan geri çağırıldığında bu karargahlardan çok azı kendi elinde kalmıştır. Birbirini takip eden pek çok seferin yarattığı tahribat, Bruttium refahına ciddi bir darbe indirdi. Romalıların onları cezalandırma için aldığı önlemler, Onların Romalılaşmasını tamamladı ve topraklarının büyük bir kısmından mahrum kaldılar.
Bölgenin Romalılaşması o kadar tamamlanmıştı ki, birkaç istisna dışında Bruttianlılardan bir halk olarak bahsedilmemeye başlanmıştır. Spartacus, Crassus’a ilk yenilgisinden sonra Bruttium’un en güney kısmına sığınmıştır. Spartacus’un isyanı sırasında ülkeleri yine savaş alanı haline geldi. İsyancı liderler zorla içeri girdi ve savaşı yine Lucania’nın kalbine taşıdı.
Daha sonra, İç Savaşlar sırasında Bruttium kıyıları Sextus Pompeius’un filoları tarafından defalarca yerle bir edildi. Strabon, kendi zamanında tüm eyaletlerin tam bir çürüme duruma düştüğünden bahsetmektedir. Bruttium, Lucania ile birlikte Roma’nın üçüncü bölgesine dahil edilmiş ve iki eyalet, Roma İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar çoğu idari amaç için birleşik olmaya devam etmiştir.
Tarihçilerin de söylediği gibi “Bruttianlılar hiçbir zaman tamamen fethedilmediler ve her zaman Roma İmparatorluğu’na en çok isyan eden oldular.