Filmler ve mekanlar arasındaki ilişkiyi her zaman çok sevmişimdir. Bazen ufak detaylarla bazense devasa unsurlarla seyirciyi etkileyen bir anlatımı vardır. Bir oda, bahçe, ufak bir kasaba ya da büyük bir şehir… İyi tasarlanmış mekanlar seyirciye bazı detayları konuşmadan düşletir. Bu yazıda kalabalık izleyici kitlesine sahip bir dizi film olan Arcane’deki Piltover ve Zaun şehirlerinin mimarisini birlikte inceleyeceğiz.
Öncelikle inceleyeceğimiz evreni biraz tanıyalım. League of Legends’ın Runeterra evreni, içinde fantastik ve bilim-kurgu öğeler barındıran bir kurgu evrendir. Arcanepunk: Cyberpunk ve Steampunk kelimelerinden türeyerek 2007 yılları civarında ortaya çıkmış bir ifadedir. Hem büyünün hem de bilimin olduğu fantezi dünyasını bize anlatır. Bir türü ya da tasarımı tanımlamak için de kullanılır. Doğa, pagan simgeleri, rünler ana motiflerdir. Arcane dizisinin Piltover ve Zaun şehirlerinde bu tasarım dilini ustalıkla kullandığını söyleyebiliriz. Kapılardan mobilyalara kadar birçok yerde bu detayları görebilirsiniz.
Gücünü ticaret ve ileri görüşlülükten alan Piltover şehri ‘’İlerleme Şehri’’ olarak da bilinir. Piltover şehrinde mükemmel bir seçim olan Art Deco etkisi hakimdir. Ancak şehrin ilk tasarımı böyle değildir. 2009 yılında çıkan League of Legends oyunu, o zamanlar sanat yönetiminde tutarsızlıkları olan yeni bir oyundu. Piltover, pirinç dişlileri ve mavi enerjisiyle modern ve parlak bir şehir hissi vermiştir. 2013 yılında çıkan Get Jinxed müzik klibinin olumlu karşılanmasının ardından Riot Games ekibi Piltover’ın temasını yeniden ele almış ve şehre Arcane’de kullanılan geometri, simetri ve mekanik güzelliğe sahip yepyeni bir form dili tanımlamıştır. Tasarımcı Julien Georgel, Art Deco öğeleriyle şehrin yaşanmış ve tarihsel olduğu hissini vermiştir.
Joon Ahn’ın Piltover estetiğini oluşturan başlıca referans çalışması
Art Deco makine çağının stilidir. Modern ticaret katedralleri olan gökdelenler ve kurumsal binalarda 1930’lu yıllara kadar (Türkiye’de Cumhuriyetin ilk yılları dahil) sürmüştür. Art Nouveau akımının bir uzantısıdır. İki akımda da yüksek kalite işçilik, serbest süsleme ve ince malzeme kullanımı mevcuttur. Ancak Art Deco, Kübizmden etkilenerek süslemelerini geometrik formlarla yansıtır. Kültür, bilim ve zanaatkarlığın merkezi olan ‘’İlerleme Şehri’’ için Art Deco fazlasıyla uygun bir akımdır.
Kiramman Malikanesi
Piltover sokakları
Piltover Konsey Binası Toplantı Salonu
Zaun şehri için Piltover’ın karanlık yüzü denilebilir. Piltover’ın altındaki derin kanyon ve vadilerden oluşan Zaun, Piltover gibi zengin değildir ancak teknolojisi gelişmiş bir alt şehirdir. Zaun’da Viktorya Dönemi mimari parçalar ve bazı eski endüstriyel unsurlar birleştirilmiş ve el yapımı geri dönüştürülmüş parçalardan yapılmış asimetrik süslemeler kullanılmış. Böylelikle fakir, kirli ve kaotik alt şehre biraz organik güzellik katılmış.
İlk bakışta Zaun tamamen Steampunk gibi görünebilir ancak dikkatle bakarsanız Art Nouveau izleri görebilirsiniz. Art Nouveau, doğayı organik form ve desenlerle kullanır. Zaun’a organik güzellik katan unsur da tam olarak bu.
Zaun
Örneğin burada The Last Drop isimli barın kapı ve pencerelerinde Art Nouveau izlerini rahatlıkla fark edebilirsiniz.
Silco’nun odasındaki Tiffany lamba yine Art Nouveau akımındandır.
Ayrıca Zaun’da sanat eserleri de Art Nouveau etkisindedir. Alphonse Mucha’nın eserlerinden esinlenilmiştir.
Arcane, Art Deco ve Art Nouveau stillerini bir arada kullanarak iki şehir arasında tutarlı çizgiler oluşturmuş ve seyirciye hızlı sahne geçişlerinde mekan hissiyatını aktarmayı başarmıştır.
Artık bu detayları bildiğinize göre diziyi yeni bir bakış açısıyla tekrar izleyebilirsiniz.