Ahnenerbe 1935 yılında Nazi Almanya’sında eski Nordik Germen inanışlarını araştırmak ve üstün bir Aryan kültürü oluşturmak üzere Heinrich Himmler tarafından kurulan bir SS koludur. Bazı Nazi teorilerine göre Ari ırkın kaynağı Grönland ve İzlanda arasında batmış olan Atlantis kıtasıydı. Hitler ve Himmler, Aryan ırkının yaşadığı şehrin kayıp kıta Atlantis veya Tibet’de bulunduğunu düşünmekteydi. Kutsal Nazi şehri ve Aryan ırkı ile ilgili araştırmaları yapmak için Kurulan Ahnenerbe’nin başında Wolfram Sievers bulunuyordu. Nazilerin bu mistik inanışa olan takıntıları 2. Dünya Savaşını kazanmak için uyguladıkları stratejileri de riske atmıştır ve savaşı kaybetmelerinin sebeplerinden birisi de bu takıntıları olmuştur.
Okült inanışlara ve pagan dinlerine olan ilgi 20. Yüzyılın başlarında Almanya’da büyük bir hızla yayılmış, Atlantis efsanesi, ortaya çıkan Nazi felsefesinde büyük bir etkiye sebep olmuştur. Bu inanışa benzer bir inanış, Türkler içerisinde de pek yaygın olmamakla birlikte ilgi görmekteydi. Zira Türklerde atalarının kayıp kıta Mu’dan dünyaya yayılmış olabileceğini düşünmekte ve Nazi Almanya’sından önce araştırmalar yapmaktaydı.
Ahnenerbe Ve Tibet Araştırmaları
Tibet’te, Ari ırk üzerine çeşitli araştırmalar yapan İsveçli Nazi sempatizanı ve araştırmacı Sven Hedin, Adolf Hitler tarafından destek görmekteydi. 1936 yılına gelindiğinde Almanya, Tibet merkezli Ari ırk araştırmaları için ilk Ahnenerbe ekibini yola çıkardı. Araştırma için yola çıkan ekip pek bir bilgiye ulaşamadan geri dönüş yaptı. Almanlar araştırmalar için 1938 yılında yeni bir ekip kurmuş ve ekibin başına Alman Biyoloji uzmanı Ernst Schäfer’ı getirmiştir. Ayrıca ekipte Antropoloji uzmanı Bruno Beger’de bulunmaktaydı. Beger araştırma süresince 300 kadar kafatası inceleyip Tibet ve Sikkim insanları ile ilgili bilgiler edinmiştir.
Tibet seyahati sırasında Alman bilim insanları, binlerce örnek toplamış ve bu örneklerin Aryanlardan geldikleri sonucuna varmışlardır. Tibet’te yaşayan insanların ve bilginlerin Atlantis Kıtasından sağ kalanlar olduğuna inanmak, Himmler’in saf ırk konusunda sahip olduğu tutumunu sertleştirdi. Himmler, Aryan ırkının, sıradan insanlar ile karışmasından dolayı zayıfladığına ve Holokost ile arındırılması gerektiğine inanıyordu. Bu arındırılma deneyleri pek çok insanın ölümüne sebep olmuştur.
Ahnenerbe Ve Atlantis Araştırmaları
Alman arkeolog ve SS komutanı Edmund Kiss’e göre Bolivya’nın tarihi bölgesi Tiwanku aslında kayıp kıta Atlantis’ti. Dünya Buz Teorisini benimseyen Kiss’in fikri, Hitler ve diğer Naziler tarafından da destek görmekteydi. Bu teorinin varsayımlarından birisiyse, Atlantis’in yok olmasına ve buzul çağın başlamasına yol açan ayıyla çarpışma felaketidir. Atlantislilerin buzullarla dolu bir dünyada hayatta kalmak için yüksek And Dağlarına kaçtıklarına inanıyorlardı.
Kiss’in çalışmaları Almanya’da büyük bir destek görmüş olsa da And dağlık bölgelerine gelen halkın İskandinav kökenli erkekler olduğunu belirtmiştir. Sonuç olarak Kiss’in Bolivya seyahati hiçbir zaman gerçekleşememiştir.
Ari ırk araştırmaları, Heinrich Himmler için özel bir saplantı derecesindeydi. Öyle ki Himmler hayatının on yılını bu saplantılı mistik araştırma için harcamıştır. Elle tutulur hiçbir sonuca varılamayan Ahnenerbe araştırmaları, 2. Dünya savaşı için yeterli stratejilerin yapılamaması ve savaşın kaybedilmesinin yanı sıra, SS komutanı Wolfram Sievers’ın idam edilmesine sebep olmuştur.