Hatti ve Hurri halklarının yaşadığı Anadolu, Hititler için yeni bir yurt olmuştur. Ancak bu toprakların sakinleri, Hititleri başlangıçta tanımıyordu. Hititlerin Anadolu’ya nereden geldikleri konusunda çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bu teorilerin temelini, 1906 yılında Boğazköy’de başlatılan ve günümüzde hâlâ süren arkeolojik kazılar oluşturuyor. Bu kazılarda, çivi yazısıyla yazılmış 10 binden fazla kil tablet gün yüzüne çıkarılmıştır. Yapılan bilimsel incelemeler, Hititlerin Hint-Avrupa kökenli bir kavim olduğunu, Anadolu’yu “Hatti ülkesi” olarak adlandırdıklarını ve Boğazköy/Hattuşa’nın bu ülkenin başkenti olduğu, bulunan yazılı belgeler üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde ortaya konulmuştur.[1]
Hititlerin Anadolu’ya hangi coğrafyadan ve hangi yollarla geldiğini anlamak için, bu halkın maddi kültür belgelerinin dikkatle incelenmesi gerekmektedir. İç Anadolu’daki maddi kültür öğelerinin sürekliliği, Hint-Avrupalıların Anadolu’ya İlk Tunç Çağı’nda küçük gruplar halinde nüfuz etmeye başladığını doğrulamaktadır. Ancak, Hititlerin dışındaki kültürleri hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Hititlere ait belirgin bir kültürel iz, göç ettikleri düşünülen coğrafyalarda tespit edilememiştir. Ayrıca, Anadolu’daki kültürel gelişimde, Hint-Avrupalıların yazılı belgelerle izlenebildiği tarihlerde ya da birkaç yüzyıl öncesinde herhangi bir göç dalgasına işaret eden kesinti veya değişim izine rastlanmamıştır.[2]
Hititlerin Anadolu’ya göçü hakkında net bir zamansal bilgi bulunmasa da araştırmacılar, bu hareketin M.Ö. 2. binyıl civarında gerçekleştiği konusunda hemfikirdir Hititlerin Anadolu’ya nereden geldiklerine dair üç görüş mevcuttur. Birincisi, Hint-Avrupa kökenli kavimlerin Anadolu’ya doğudan, Kafkasya üzerinden gelmiş olmasıdır. Hititlerin Karadeniz kıyı şeridini izleyerek ve nehir yollarını takip ederek Orta Anadolu’ya ulaştığını öne sürmektedir.[3] İkinci görüş ise Hititlerin Batıdan boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelmiş olmaları, üçüncü görüş ise Kuzey Suriye üzerinden Anadolu’ya girdikleri üzerinedir.[4] Daha sonraları yapılan filolojik araştırmalar neticesinde Hititlerin Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girdikleri ve belirli bir süre boyunca Yeşilırmak Havzası’nda yaşadıkları daha sonra ise Kızılırmak kavsine yerleştiklerini göstermektedir.[5]
Hititlerin Anadolu’nun yerli halkı olup olmadığı veya dışarıdan mı göç ettikleri hala tartışılan bir konu olsa da kesin olan bir şey vardır, Anadolu’da yaşayan Hattiler, Luwiler, Hurriler ve diğer yerli kavimler, Hititlerle birleşerek özgün ve karma bir medeniyetin temelini atmışlardır. Bu etkileşim, farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle zengin bir medeniyetin doğmasına yol açmıştır.[6]
Hititler, eskiçağ tarihinin önemli kaynaklarından biri olan Tevrat’ta “ht halkı” olarak anılmıştır. Bu “ht” kelimesi, Hatti kelimesinin İbranice karşılığıdır. Sami dillerinde sesli harf kullanılmadığı için, bu kavmin adı yalnızca “ht” harfleriyle belirtilmiştir. Mısır hiyerogliflerinde de sesli harfler olmadığından, aynı harfleri temsil eden işaretler kullanılmıştır. Asur belgelerinde ise, Hititlerden “heta” olarak bahsedilmektedir. Ancak, bizlerin Hititler olarak bildiğimiz halk, kendilerine “Hattiler” demiş ve yaşadıkları topraklara “Hatti Ülkesi” adını vermiştir. Hititler olarak tanınmalarının nedeni, tamamen dilsel bir çeviri hatasından kaynaklanmaktadır. Tevrat’ın batı dillerine çevrilmesi sırasında, Almanca ‘da “Hethitler”, İngilizce ve Fransızca ’da ise “Hititler” olarak okunmuştur. Türkiye’de de 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında Fransızcanın etkisiyle, bu halk “Hititler” olarak adlandırılmıştır. Böylece, asıl adı “Hattiler” olan bu halk, tarihsel süreçte “Hititler” olarak bilinir hale gelmiştir.[7]
Hititçe çivi yazılı belgelerde yaklaşık 2000 yerleşim adı geçmesine rağmen, bunlardan yalnızca birkaçının kesin olarak konumları belirlenebilmiştir. Anadolu’da bu kadar fazla yerleşim bulunması, Hititlerin planlı bir yerleşim stratejisi izlediklerini göstermektedir. Ancak, bu yerleşimlere dair bilgiler yetersiz ve belirsizdir.[8]
Kaynaklar:
[1] Nilüfer Çolpan, Hititlerin Anadolu’ya Göçü ve Çevre Kültürlerle Etkileşimi, (Danışman: Salih Çeçen), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 2008, s.5-6.
[2] Ali Dinçol, “Hititler Son Tunç Çağı”, Arkeo-Atlas Dergisi, S:3, İstanbul, 2004, s.23.
[3] Ayşe Muhibbe Darga, Hitit Sanatı, Akbank Kültür ve Sanat Kitapları, İstanbul, 1992, s.11-12.
[4] Ekrem Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, Ekin Yayınevi, Bursa,2015, s.45.
[6] Ekrem Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, s.46
[7] Çiğdem Ercan Ekizoğlu, Hititlerde Tarihçilik ve Tarih Anlayışı, (Danışman: Ekrem Memiş), Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Sinop, 2018, s.7-8.
[8] Nermin Atila, Hititlerde Kentsel Yapı, (Danışman: Esma Reyhan), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 2018, s.25.
Yunan Kolonizasyonları - HisCulArt - Tarih, Kültür ve Sanat
[…] Hititlerin Anadolu’ya Gelişi ve Kökenleri […]
25 Kasım 202460 Yıl Sonra Evine Dönüyor: Boubon Heykeli Geri Dönüyor
[…] Hititlerin Anadolu’ya Gelişi ve Kökenleri […]
27 Kasım 2024