‘Gerçekliğin Kendiliği: Karahantepe ve Diğerleri’ sergisi açılıyor
Kasım 04, 2024

Fotoğrafçı Yusuf Aslan’ın ”Gerçekliğin Kendiliği: Karahantepe ve Diğerleri’ sergisi, yarın Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde ziyaretçilerle buluşacak. Sergi, 2023 ve 2024 yıllarında Karahantepe kazılarında çekilen fotoğraflardan oluşuyor.

Fotoğraf: Yusuf Aslan

‘Gerçekliğin Kendiliği: Karahantepe ve Diğerleri’ sergisi, 31 Aralık 2024’e kadar görülebilir.

Serginin açıklama metninde yer alan ifadeler şöyle:

“Doğanın tam karşısında olduğum zamana kadar, iç dünyamın karmaşası onun düzeninde bir karşılık aramaya devam edebilir.

Bilinmeyenden korkmak, bu duyguyu aşmaya çalışmak ve karşısında durmak… Tüm bunlar, onunla kurduğum ilişkinin içinde mi? Bu soruyu düşünerek yola çıkabilirim. Yolculuğun ilk aşamasında, ‘Karahantepe özne olarak imlenmeli’ diyerek doğayla olan mesafemi azaltıyor; sezgi ve bilgi eşliğinde devam ediyorum.

Durduğum yerden Karahantepe: Dünüyle kendiliğini oluşturanlar, bugünüyle ise toparlayanlar arasında iletişim kurma isteğinin bir hikayesi.

İletişim kurma isteği öylesine yapıcı, öylesine kuvvetli ki hikaye, kendi içerisinden özneleri döngüsel şekilde yaratıyor. Sergi içinde, öznelerin insana içkin sıfatları, Neolitik dönem öznelerine ait göstergeler ve bu özne grubunun güçlü birlikteliği iki boyutlu düzlemde buluşuyor. Yaratılan öznelerin bir tarafı, interdisipliner yöntem, günümüze özgü teknoloji ve kol gücüyle hikayeye dahil oluyor; 12 bin yıl önce yaşamış özneden kalanlarla buluşuyor. Anlamanın, sorgulamanın ana konusu olan bu Neolitik özneye ait kalıntılar, bir kapalılığın içinde tekrar kurulmayı bekliyor.

Tüm bu öznelik durumuna sahip olanların, etkileşimi ve gerçekliğin kendiliğiyle olan ilişkisi tekrar tekrar sorgulanabilir. Zaman içinde kapanarak işlevsiz hale gelen bu yapılanma, yeni öznelerle tekrar canlılık kazanıyor. Yaşama paralel olan bu hareket, dağıtma ve kurma eylemleriyle döngüsel bir hal alıyor.

Hikayenin anlatımı ise; İklimsel koşulların şekillenmesi, buna bağlı hareket, sürece özgü antropolojik durum, özne olmanın getirdiği sıfatlar, makro – mikro ilişkiler ve diğer nedenlerle aktarılabilir.

Gördüğüm taş, toprak ve çölü andıran doku, anlam dünyamda bulanık olmayan bir biçimde karşılık buluyor. Onları aktarma isteği, zamana ve bana göre oluşmuş tanımları ortaya çıkarıyor. Böylelikle; Taş, toprak, çöl dokusu gibi unsurları dönüşüm, kabuk, doğa, korku ve sonsuzluk gibi kelimelerle tanımlayabilirim. Tanımlar kadar, fotoğrafların figürü olan öznelerin düne ait arka plan arama çabaları ve bilmeye olan istek izleme pratiğime katkı sağlıyor. İki boyutlu düzleme aktardığım gözlemim, zamanla belirli koşullarla dağılmış, kapanmış olan alan; dikilitaşlar, komplekse özgü parçalar ve diğer unsurlar bu özneleri subjektif bir anlama yöneltebilir.

Neolitik özne için, canlılık ilkesine dayalı gözlemin arkasında, bir şeyin bilinmediği o dünyada tepeler, ağaçlar, doğa olayları ve hayvanların anlamlandırılması sembolik bir katman oluşturabilir. Aynı katman, doğanın karşısında çıplak, onunla bir olmayı deneyimleyen insana özgü diyebilirim. Bir yerde olmayı deneyimleyen bu özne, kendi varlığına içkin sorulara yönelmiş olabilir.

Bugünden, bu hikayenin anlatılmak istenmesi iletişim kurma isteğiyle paralel düşünülebilir. Doğanın aktif bir partneri olan bu insanlar için duyuların yanıltıcılığı, ondan gelen duyumlara nasıl tepki verdikleri ve güvenip güvenmedikleri, hikayede bir soru olarak yer alıyor.

Başlangıçta sözün olabileceği Karahantepe kalanlar ve olanları birleştirirken, ‘neden, nasıl’ soruları için anlık cevap sunmasa da, pek çok tanığı dahil eden güçlü görselleştirmeyi sağlıyor.

Anlatmak istediğim hikayede, özne hangi dönemden olursa olsun, rota sonunda bir aktarım isteğiyle karşılaşıyorum. Anlam dünyamda doğa, canlı-cansız, özne-insan, ben-öteki, toplum, iletişim, ruh, tin ve diğer anahtar kelimeler, tanımları olmadığı anlarda dahi insanla örtüşüyor.

Zaman içerisinde bir şekilde dağıtılmış ve katmanlara ayrılmış bölgede varlık gösteren hikayenin özneleri, bugünün öznesi tarafından Karahantepe’de imleniyor. Görmek, bulmak, göstermek ve aktarmak isteği, bu döngüyü kuranların kesişme noktasında yer alıyor.”

Fotoğraf: Yusuf Aslan

Bu Haberi Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.