Artık yaşamında koca 67 yılı geride bırakmış ve bir hayli de yorgun, bitkin olan ve bu haldeyken dahi meşakkatli bir yolculuk sonucunda (1403 yılı Temmuz ayında) Gürcistan’a gelen Emir Timur, burada fetihler yaparak Kür Irmağı’nı geçti ve kışlamak için Karabağ’a giderken, Beylekan’a geldiği sırada, çoktandır harap bir durumda olan Beylekan’ın imarını ve Aras Irmağı’ndan buraya bir kanal açılmasını buyurdu.
Kışı Karabağ’da geçiren Timur, 1404 yılı Mart ayı sonlarında Semerkand’a gitmek üzere buradan hareket ederek köprü kurmak amacıyla Aras Nehri’ni geçip, Nehr-i Barlas köylerinden Nimetâbad civarına geldiği sırada daha önceden kararlaştırıldığı üzere düzenlenen toyda Hürmüz’e kadar Fars ve Kirman, Rey’den Azerbaycan’a kadar Irak-ı Acem, Arran, Mugan, Karabağ, Gilânât, Şirvan, Şemahi, Derbend, Gürcistan, Abhazya, Hicaz’a kadar Diyarbekir, Irak ve İstanbul’a kadar Rum diyarı, İskenderiye ve Nil’e kadar Şam diyarını Mirza Ömer’e verdi. Fars bölgesi ve Arab Irak’ındaki Timurlu mirzaları (Timurlu şehzadelerine Mirza denir), ile Şirvanşah Şeyh İbrahim, Mardin hâkimi Sultan İsa, Van hâkimi Melik İzzeddin, Gürcü Kralı Köstendil, Urmiye hâkimi Dizek, Meraga hâkimi Çalık, Erdebil hâkimi Bistam Bey de Ömer’e bağlı olacaklardı. Timur, Cakü’nün oğlu Cihanşah’ı ona Atabey olarak tayin edip, yanına bazı beyler ve 10 bin kişilik bir kuvvet bırakarak öğütlerde bulunup, Semerkand’a doğru yola çıktı. Üstelik Miranşah’ın beyleri ve askerleri de ona verilmiş ve böylece Miranşah, oğlunun buyruk ve vasiliği altına konulmuş oluyordu.
Buradan göçe-kona bazı fetihlerde bulunarak ilerleyen Timur, Ceyhun Nehri’ni geçtikten sonra 1404 yılı Temmuz ayında Semerkand’a gelmiştir. Burada imar faaliyetlerine devam etmiş ve son batı seferindeki zaferlerini kutlamak için toylar düzenlemiştir.
Emir Timur 1397 yılında Yedi Yıllık Sefer’e çıkarken Semerkand’ın idaresini Cihangir’in oğlu Muhammed Sultan’a, Endican tarafları yâni Moğol hududunun idaresini ise Ömer Şeyh’in oğlu İskender Mirza’ya bırakmıştı. İskender Mirza Moğol hanı Hızır Hoca Oğlan’ın ölmüş olmasını fırsat bilerek hizmetine verilen beylerle birlikte Moğollar üzerine yürümüş, Hoten’e kadar başarılı seferlerde bulunarak Endican’a dönmüş, oradan da Semerkand’a gelmek niyetindeyken Muhammed Sultan’ın kendisi hakkında pekiyi düşüncelere sahip olmadığının söylenmesi üzerine geri döndüğünden, onun bu hareketi muhalefet şeklinde yorumlanarak, orada bulunan beyler, İskender’i nökerleri ile birlikte yakalayıp, Semerkand’a göndermişlerdir.
Burada yargılanıp İskender hapsedilmiş, atabeyi ise 26 adamı ile birlikte idam edilmiştir. Aradan bir müddet geçince Muhammed Sultan ve İskender’in çağırılmaları ile bu bölgede kimse kalmamışken Ankara Savaşı’ndan sonra Türkistan serhaddine Miranşah’ın oğlu Halil Sultan gönderilmişti.
Putperestleri daha Hind Seferi’nden önce yok etmeye karar veren Timur, ordusunun büyük bir sefere hazırlanmasını buyurup, Cihangir oğlu Pîr Muhammed’i Ömer Şeyh oğlu Şeydi Ahmed ile Kandahar taraflarına, çeşitli ülkelerden gelen elçileri de memleketlerine göndererek, Çin’e kadar uzanan ülkeleri, küçük oğlu Şahruh’un iki oğluna vermeyi kararlaştırarak, Taşkend, Sayram, Aşpara ile Çin sınırına kadar bütün vilayetleri Uluğ Bey’e; Endican, Kaşgar ve Hoten’e kadar olan bölgeyi ise İbrahim Sultan’a verdi.
Bu kararından sonra Timur, yıldızların uygun düştüğü bir tarihte, 1404 yılı Kasım ayı sonlarında Semerkand’dan Aksulat’a doğru hareket etti. Fakat havaların geçen yıllara göre çok daha soğuk olmasından dolayı, Aksulat’ta kışlanmasını buyurdu. Burada bir süre kalınıp etrafa mektuplar yazıldıktan sonra, Moğollar üzerine yürümek için şehzadelerden Halil Sultan, Ömer Şeyhin oğlu Ahmed ile bâzı beyleri sağ kol olarak Taşkend, Şahruhiye; kızından torunu olan Sultan Hüseyin’i de sol kol askerleri ile kışlamak üzere Sayram’a gönderdikten sonra kendisi de ilk güzergâh olarak Otrar’a hareket etti. Sir-i Derya’yı buzlar üzerinden geçtikten sonra 1405 yılı Ocak ayı ortalarında Otrar’a vardılar.
Emir Timur, Çin Seferi için izlenen güzergâhta Otrar’dan sonraki yolların sefer için uygun olmadığı haberinin alınması üzerine bir müddet burada kalınmıştı. Kuşkusuz, yaşlılığı ve güç şartlar içinde yapılan bu sefer Timur’u iyice yormuştu. Şubat ayı ortalarında ileri kuvvetlere hareket emri verildiğinde, Timur birdenbire hastalandı. Büyük Türk Başbuğunun sağlığı orduda bulunan doktorun bütün gayretlerine rağmen günden güne daha da kötüye gitmekteydi. Rahatsızlığı iyice artınca Emir Şeyh Nureddin ve Emir Şah Melik’in yanında büyük oğlu, vaktiyle ölen Cihangir’in oğlu Pir Muhammed’i kendisine veliaht olarak tayin edip, ahdi bozmayacaklarına ilişkin orada bulunanlardan söz aldıktan sonra, 18 Şubat 1405 tarihinde 69 yaşında kulunç hastalığı sebebiyle uçmağa vardı.
Tarihte yenildiği yazmayan Yüce Türk Başbuğu Sahipkıran Emir Timur’u saygı ile anıyorum.
Kaynaklar:
Umut Berhan Şen, Sahipkıran Emir Timur, 2019
Beatrice Forbes Manz, Timurlenk-Bozkırların Son Göçebe Fatihi, Kronik, 2017
Prof. Dr. İsmail Aka, Timurlular, TTK, 1995