Nübyeli Kraliçe Amanirenas Kimdir ?
Kasım 17, 2024

Kraliçe Amanirenas, antik Kuş Krallığı’nın askerlerine liderlik ederek Roma egemenliğine karşı başarılı bir direniş sergiledi. M.Ö. 25’ten 21’e kadar, Kuş Krallığı’nın Kandake’si (ya da kraliçesi) olan Amanirenas, dönemin pek çok erkek liderinin başaramadığını yaptı: Roma işgalini geri püskürttü.

Kraliçe Amanirenas’ın yönetiminde, modern Sudan topraklarında yer alan Kuş Krallığı’ndan yaklaşık 30.000 asker silaha sarılarak Mısır üzerinden gelen Roma istilacılarına karşı savaştı. Romalılar, Mısır’ın güneyindeki Nübye bölgesinin verimli topraklarına el koymuş ve Kuş’un başkenti Meroë halkına ağır vergiler dayatmıştı.

Amanirenas, Roma birliklerinin Arabistan seferi için geçici olarak geri çekilmesini fırsata çevirerek ordusunu stratejik bir şekilde harekete geçirdi. Onun komutasındaki Kuş güçleri, Romalıların işgali altındaki Asvan, File ve Elefantin kentlerini ele geçirdi. Bu şehirleri yağmalayıp Romalıları esir aldıktan sonra El-Dakkeh’e çekildiler. Burada, dört yıl süren Meroitik-Roma Savaşı’nın ilk çatışmaları başladı.

Meroitik-Roma Savaşı, hem Nübye hem de Roma tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Roma ordusu nihayet üstünlük sağlamış olsa da, Meroë Krallığı’na verilen tavizler Roma’nın siyasi ve ekonomik gücünü zayıflatmış ve Meroitik egemenliği onaylamıştır.

Nübye’nin Kadın Hükümdar Geleneği

Amanirenas, Romalılara karşı askeri başarısıyla öne çıkmış olsa da Kandake (kadın hükümdar) rolü, dönemin Nübye’sinde sıra dışı bir durum değildi. 3.000 yılı aşkın bir süre boyunca Kerma, Napata ve Meroë adını taşıyan üç Kuş Krallığı, Nübye’nin Orta Nil Vadisi’ne hükmetti ve bu uzun yönetim sürecinin büyük bir kısmında kadınlar tahtta yer aldı.

Kadim Kandake’lerin birçoğu, Roma ve Yunanistan’ın güçlü imparatorluklarıyla aynı dönemde hüküm sürdü. Amanirenas, Mısır’da Kleopatra ve Roma’da Marcus Antonius’un hâkimiyetine tanıklık etti. Ancak bu liderler, M.Ö. 30 yılında Augustus Caesar tarafından devrildi. Amanirenas’ın ardından, Amanishaketo ve Amanitore onun güçlü mirasını devralarak Alt Nübye’yi Romalıların saldırılarından korumaya devam etti.

Amanirenas’ın tahta çıkışı, kocası Teriteqase’nin M.Ö. 25’in sonlarında, Romalıların Alt Nübye’nin işgalinin beşinci yılında ölümüyle başladı. Amanirenas’ın krallığı, geçmişte Mısır ile altın ve diğer zenginlikler ticaretinden kazanç sağlarken, Augustus’un komutasındaki Roma orduları, Kleopatra ve Marcus Antonius’u devirdikten sonra Mısır’ın kontrolünü ele geçirerek siyasi dengeleri alt üst etti. Krallığın liderliğini üstlenen Amanirenas, işgalci Roma güçlerine karşı saldırılarını titizlikle planlayarak başarıyla gerçekleştirdi.

Amanirenas

Agustus Heykelinin Başının Bir Tapınakta Gömülü Bulunması

Meroitik saldırılarının en dikkat çekici kanıtlarından biri, Kuş Krallığı’nın başkenti Meroë’de, Zafer’e adanmış bir tapınağın basamakları altında gömülü bulunan Augustus Caesar’a ait bronz bir baştır. Kalkitten yapılmış açık gözlere sahip bu başın, bir heykelden koparıldığı ve kasıtlı olarak fethedicilerin ayaklarının dibine, kraliçenin güçlü Roma hükümdarına karşı zaferini simgeleyen bir hatırlatıcı olarak yerleştirildiği düşünülmektedir.

Meroë’deki tapınak, ayrıca Roma esirlerinin ve zafer kazanmış Nübyeli kraliçelerin tasvirleriyle süslenmiştir. Mısırolog ve Kaliforniya Üniversitesi’nde araştırmacı olan Solange Ashby, bu tür betimlemelerin dönemin kültürüne özgü olduğunu ve kadınlık ile savaşçılık arasındaki uyumu yansıttığını belirtir.

“Meroitik kraliçeler bu tasvirlerde oldukça dolgun ve kadınsı görünüyor,” diyor Ashby. “Ama aynı zamanda müthiş savaşçılar. Şiddete başvurma konusundaki kararlılıkları net bir şekilde ortada. Güçlü kadınlar, saldırgan pozlarda gösteriliyor ve bu, kendilerini görme biçimleriyle tamamen örtüşüyor.”

Augustus tarafından Mısır valisi olarak atanan Petronius, sonunda Amanirenas ve ordusuyla El-Dakkeh’te karşı karşıya geldi ve yağmalanan ganimetleri iade etmesini talep etti. Ancak Amanirenas bu talebi reddedince Petronius, 10.000 kişilik piyadesiyle saldırıya geçti ve kraliçeyi, kraliyet ikametgâhı olan Napata’ya kadar takip etti. Bu sırada Petronius, Primis’i (günümüz Qasr Ibrim) ele geçirerek burada bir kale kurdu. 1990’larda arkeologlar, bu bölgede Roma garnizonları ve topçularına dair kalıntılar keşfetti.

Ancak savaşın tam tarihini ortaya çıkarmak zorluklarla dolu bir süreçtir. Savaşla ilgili ana yazılı kaynak, Yunan tarihçi Strabon’un M.S. 21 civarında tamamladığı Coğrafi Tasvirler adlı eserdir. Strabon, Amanirenas’ı “bir gözü kör, erkeksi bir kadın” olarak tasvir etmesiyle ünlüdür.

Strabon, Petronius’un Napata’ya yürüyüp burayı Qasr Ibrim’i ele geçirdikten sonra yok ettiğini yazar. Ancak bazı tarihçiler bu anlatımı sorgular. İki şehir arasındaki mesafenin, sıcak hava koşullarında Petronius’un ordusu için aşırı uzun olduğu düşünülmektedir. Öte yandan, Meroitik savaş kayıtlarını çözmek için hâlâ çalışmalar sürmektedir.

“Meroitik-Roma savaşı çalışmalarında ciddi sorunlar var,” diyor Ashby. “Bazı araştırmacılar, Meroitik kral yazıtlarının bu savaşı kendi bakış açılarından anlattığını söylüyor, ancak Meroitik dilin sadece 100 kelimesini okuyabiliyoruz. Dilbilgisi ve kelime hazinesi üzerinde daha fazla ilerleme kaydedildiğinde, bu iki güç arasındaki tarihe dair bildiklerimizi büyük ölçüde genişleteceğimizi düşünüyorum.”

Amanirenas ’ın Direnişi Krallığına Kazançlar Sağladı

Strabon’un anlatımı, savaşı Romalıların kazandığını öne sürse de olayların sonuçları farklı bir hikâye anlatıyor. M.Ö. 21’in başlarına gelindiğinde, her iki ordu da tükenmiş durumdaydı. Amanirenas, Augustus ile müzakereler yapmak üzere Samos’a elçiler gönderdi ve bu görüşmeler sonucunda iki önemli taviz aldı. İlki, Meroë halkına uygulanan vergilerin kaldırılması, ikincisi ise Roma işgalinin İkinci Şelale’den (Gemai civarından) Maharaqqa’ya, yani neredeyse Mısır sınırına kadar geri çekilmesiydi.

Bu antlaşmanın ayrıntıları belirsiz olsa da mevcut kanıtlar, Amanirenas’ın direnişinin krallığına önemli kazançlar sağladığını göstermektedir. Roma ordusuna karşı elde edilen askeri kayıplara rağmen Alt Nubiya’daki Meroitik üstünlüğün yeniden kurulması, Meroë Krallığı için başarılı bir sonuç olduğunu kanıtlar. Alt Nübye, Roma ve Yunan işgallerinden çok önce de son derece çekişmeli bir bölgeydi. Nübye ve Mısır krallıkları, bölgedeki değerli madenler, hayvanlar ve köleler üzerinde kontrol sağlamak için yüzyıllar boyunca mücadele etmişti.

Kuş Krallıkları nihayetinde zayıflayıp Roma İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelmiş olsa da Amanirenas’ın Roma güçlerine karşı kazandığı zaferler, onu Roma egemenliğine direnen az sayıdaki tarihi figürden biri olarak ölümsüzleştirdi.


https://hisculart.com/post/buyuk-kiros-antik-persi-nasil-bir-super-guce-donusturdu/

Yabancı kaynak: https://www.worldatlas.com/ancient-world/the-one-eyed-african-queen-who-defeated-the-great-roman-empire.html

Bu Haberi Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.