Orta Asya bozkırlarından Hindistan ormanlarına ve Anadolu yaylalarına ve Sibirya steplerine yayılan büyük bir imparatorluğun Altın Komutanı Emir Timur.Girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiş, topal ayağının değdiği tüm toprakları fethetmekte zorlanmadan başarılı olmuş büyük bir askeri deha.Tarihin, kendisini bu şekilde anmasında; girdiği meydan muharebeleri, baskın saldırıları yahut savunma taktikleri kadar kurduğu muazzam ve kusursuz işleyen istihbarat teşkilatı da büyük önem arz etmektedir.Timur, Çağatay Hanlığının uzun süre boyunca siyasi otoritesizlikle boğuştuğunu, binbir parçaya bölünmüş ve her parçasında ayrı emirin boy göstermeye çalıştığını bu sebeple tahta geçtiği süreçte haber alma mekanizmasının titizlikle işlemesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden İstihbarat Sistemini bir ülkenin gözü ve düşmanlarının halini durumunu ve gücünü görüp gözlemleyebilmesi için olmazsa olmazı olarak nitelendiriyordu. Timur’un istihbaratçıları bir ülkenin sufi, derviş, tüccar, müneccim, asker, sanatkar, pehlivan, denizci, sucu, sihirbaz, efsuncu gibi çok farklı seviyelerde ve şekillerde bulunurlardı.Ayrıca sınır bölgeleri olmak üzere ülkenin her tarafına görevlendirilen katipler, bütün ülkenin durumunu ve diğer devletler hakkında bilgi toplamaktaydı.İbn Haldun Sahipkıran’ın İstihbarat sistemi hakkında “Emir Timur’un muazzam casus ve istihbarat teşkilatı kusursuz işliyordu.Düşmanı olduğu ordulara dahi casus sokmayı başarmıştı.Hatta şehirlerde istihbarat toplayan askerleri o kadar fazlaydı ki, bu casuslar bazen karşılaşır ver birbirlerini başlarında bulunan takke ya da sarıkların üzerinde ki Timurlulara ait gizli bir işaretten tanırlardı.” ifadelerini kullanmıştır.Bu istihbarat ağı Timur’a o ülke hakkında şehirlerin mesafeleri, genişlikleri, ileri gelenleri, kasabaları, yolları, konaklama yerleri gibi bilgileri iletirlerdi.Bu sayede Timur üzerine gideceği ülkenin tüm bilgilerine erişmiş olur ve ele geçirdiği zaman oranın ayanından birine “Falanca kişi falan kişi ile olan meselesi ne yaptı?” gibi sorular sorar halkı hayrete düşürürdü.1Timur, Emir Hüseyin hakimiyetinde bulunan Karşı Kalesi’ni almak için de yine bu kusursuz teşkilatını kullanmıştır; Önce Kalenin etrafına gizlice askerlerini yerleştirmiş sonrasında Horasan tarafına hareket etmiş ve yolda Amuderya’da o tarafa doğru giden bir kervana rast gelmiştir.Timur, Kervanbaşına kendisinin de o tarafa gittiğini söyleyerek buranın emirlerinin durumlarını sormuş ve kervana kendi casuslarından birini koyarak gitmelerine izin vermiştir. Casus geldiğinde kervanbaşının Emir Musa’ya “Biz Horasan tarafına gidiyorken Emir Temur’u Amuderya yakasında gördük”dediği bilgisini getirecektir.Bu haber Emir Musa ve Emir Hüseyin’in askerlerine ulaşınca onların derin bir nefes alarak eğlenceye daldıkları haberi üzerine Emir Timur hemen harekete geçerek Karşı Kalesi’ne yönelmiş ve buraya hakim olmuştur. Teşkilatın bu denli kusursuz işlemesinde, katı kurallar ile cezaların bulunması da büyük etkendir.
Örneğin; haberi yazan yanlış bir istihbarat yazdıysa yazdığı parmakları kesilir, askeri işleri gizleyip yanlış bilgi getiren yazıcının kolu kesilirdi.Yine istihbarat faaliyetleri için çapkunçı ve çopar adında görevliler mevcuttu.Deve ve atı hızlı bir şekilde kullanan bin kişi çapkunçı; hızlı mesafe kateden bin kişi ise çopar adı ile anılmaktaydı.3Timur haberleri de bir sıraya koymuştu buna göre Günlük, haftalık, aylık ve yıllık haberler vardı.Günlük haberler her gün gelir, haftalık haberler her hafta, aylık haberler her ay, yıllık haberler ise her yıl gelirdi.Haberciler arasında İbranice, Yunanca ve diğer birçok dilleri bilenlerin mevcudiyeti Timur’un kendisine ulaşan bilgileri kolaylıkla değerlendirebilmesini sağlıyordu.Sahipkıran teşkilatına öyle önem veriyordu ki atlı birlikler zorda kaldıkları yahut atları yorulduğu vakit yolda rastladıkları her atı alma yetkisine sahiplerdi.Haberin ve durumun ehemmiyetine göre Sahipkıran’ın bu birliklerine; “Şayet atın yorulursa yolda rastladığın adamın, hatta o oğlum Şahruh olsa dahi onun atını alıp durmadan hızlı bir şekilde gidesin.Haberi mutlaka adresine zamanında ulaştırasın” şeklinde tembih etmiştir.4Öyle ki Şiraz’da bulunan Timur, Toktamış’ın Maveraünnehr’i işgal ettiğini öğrenmişti.Ki bu bilginin Sahipkıran’a ulaşması atlı birlikler tarafından günde ortalama 140 km yol alarak sadece 17 gün sürmüştür.Bu şekilde atlı birlikler her eyaletten bilgi taşırlardı.Emir Timur, istihbarat faaliyetlerini sefer dışında ki dönemlerde de yapmaktaydı.Bu doğrultuda tüccarlarını Hıtay, Hotey, Çin, ve Maçin, Hindistan, Arap memleketleri, Mısır, Şam, Rum/Anadolu, Cezayir ve Avrupa’ya göndermekteydi.Onlardan haklın ahvali ve ne işle meşgul oldukları, hükümdarların halka nasıl davrandığı ile aralarındaki ilişkinin nasıl olacağı hakkında bilgi alıyordu.5Daima hedeflediği en büyük seferi olan Çin üzerine gitmeden yıllar öncesinden de geçeceği yollar üzerine, sefere başladığında iaşe sıkıntısı çekmemek adına ekinler ekmeleri ve hayvancılık yapmaları için çiftçiler göndermiştir.Yine kusursuz işleyen bu teşkilatı sayesinde Hindistan seferi öncesinde Anadolu ve çevresinin özellikle siyasi olarak hangi şartlarda olduğu tespit edilmiş: Gürcülerin ve Sultan Yıldırım Bayezid’in kendisine karşı yapmış oldukları faaliyetlerin istihbaratını alarak Hindistan seferini buna göre düzenlemiş ve akabinde hızlı bir şekilde bu coğrafyaya yönelmiştir. Sahipkıran dönemin siyasetini çok iyi analiz etmiş ve düşmanlarından hızlı ve kusursuz şekilde haberdar olması gerektiğini anlamıştı.Kurduğu bu teşkilatı ve “Bizim gücümüz Allah’ın emrine uymaktan gelir.Kudretimiz ise çöldeki kum taneleri kadar çok olan askerimdendir” dediği ordusu ile sayısız zaferlere nail olmuştur. Tuğrul DURMAZER Kaynaklar: 1. Ahmet Şimşirgil – Otağ II s.232 2. Ali Rıza Yağlı – Timur Tüzükatı Bozkırın Töresi s.95 3. Ali Rıza Yağlı – Timur Tüzükatı Bozkırın Töresi s.99 4. Ahmet Şimşirgil – Otağ II s.234 5. Tüzükat s.67 6. Tüzükat s.95-96