M Teorisi, Stephen Hawking’in evrenin 11 ya da daha küçük boyutta bir uzay-zamanın içinde bir arada olabileceği ve bu uzay-zamanda benzeri birçok evren olabileceği hakkında geliştirmiş olduğu bir kuramdır. M teorisi, tüm sicim teorilerini birleştirmektedir ve; evrenimiz üç uzay boyutundan, bir zaman boyutundan ve daha küçük, altı uzay boyutundan oluşuyor demektedir. Burada parçacıklar bir sicim gibi değil, bir zar gibi görülmektedir. Zarların da farklı boyutlarda büzüştüğü düşünülmektedir. Sicim teorisini incelersek eğer; dördüncü boyutu zaman olarak varsayarsak bu altı uzaysal boyutun çok ilginç özellikleri olurdu.
Örneğin insanlık, zamanı dördüncü boyut olarak sayarsa ne olur?
5. boyut, bize aynı koordinatlar üzerinde bulunan paralel evrenler arasında yolculuk yapma imkanı sunar. 6. boyut, bu evrenlerde zaman fark etmeksizin istediğimiz an yolculuk yapmamızı sağlardı. 7. boyut ise herhangi bir mümkün olan dünyaya, koordinatları ne olursa olsun, yolculuk yapma imkanı tanırdı. 8. boyut, mümkün olan herhangi bir dünyanın her hangi bir yerine ve herhangi bir zamanına yolculuk imkanı sunardı. 9. boyut da farklı fizik kanunları ve başlangıç koşullarını içeren mümkün olan bütün evrenlerin tarihlerini karşılaştırabilmemiz için olanak sağlardı. 10. ve son boyuta varıldığında ise bütün her şeyin mümkün olduğu ve hayal edilebilecek her şeyin gerçekleştiği noktada olmuş olurduk.
Peki biz bu boyutları neden göremiyoruz ve bu boyutlar nerede?
Araştırmacılar bu durumu şu şekilde açıklamaktadır;
“Örneğin iki dağın arasına bağlanmış çok uzun bir ip düşünelim. İpin 1 km ilerisinde oturuyoruz ve ipin üzerinde yürüyen bir karınca olduğunu biliyoruz. Çok uzak mesafe yüzünden ip, tek boyutlu bir çizgide sadece eni varmış ve uzunluğu anlaşılamazmış gibi görünüyor. Eğer bu karıncanın ip üzerindeki koordinatları istenseydi, karıncanın bulunduğu yer ile ipin bittiği yer arasındaki mesafeyi verebilirdik. Bir kilometre mesafeden göremiyor olsak da, gerçekte ipin kalınlığı olduğunu biliyoruz. Bir çift dürbün aldığımızda ipin ikinci ve üçüncü boyutlarını da gözlemleyebiliriz.
Aynı şey evrenimizdeki altı uzaysal boyut için de geçerlidir. Çok küçük bir ölçü üzerinde olsalar da diğer üç boyuttan ayırt edilemezler. Bu fazladan boyutlar “calabi-yau manifold” olarak adlandırılırlar. Bunları gözlemleyemiyoruz. Bu boyutlar “Plank ölçüsü” denen çok küçük bir ölçüdeler ve biz bu kadar küçük ölçüleri göremiyoruz.”
Süpersimetri Nedir?
Standart modeldeki maddenin temel yapı taşları arasındaki boşlukları ve eksiklikleri doldurmayı amaçlayan bir standart model uzantısıdır. Eğer süpersimetri doğanın simetrisiyse, doğadaki her temel parçacık türünün henüz keşfedilmemiş süpereşlerinin olması gerekir. Maddeyi oluşturan parçacıklar yani fermiyonlar ve doğadaki temel kuvvetlerin taşıyıcıları olan parçacıklar bozonlar, evrenin her yerinde bulunmaktadır. Süpersimetri ilkesine bakarsak ferminyon ve bozonların her birinin henüz keşfedilmemiş bir süpereşi vardır.
Günümüze kadar M-Teorisi, deneylerle test edilebilen tahminler üretmekte zorluk çekmiştir. Bilim insanları Süpersimetri ile daha net cevaplar bulmayı amaçlamaktadır. Supersymmetry (Süpersimetri) uzantısı şu anda Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda test edilmektedir. Bilim insanları, süper partilerin kanıtlarını bulabilirlerse; M-Teorisini de güçlendireceklerdir.
En büyük fizikçiler ve kozmologlar, dünyanın her şeyi açıklayabilecek güzel ve basit bir tasvirini bulmak için uğraşmaktadır. Hawking gibi insanların keskin ve yaratıcı fikirleri olmasa bu şansımız olmayacaktı.