Bir Yunan Kahramanı: Akhilleus
Kasım 02, 2024

Akhilleus Kimdir

Akhilleus, Peleus’la Thetis’in oğludur[1] . Thetis, bir deniz tanrıçasıdır. Akhilleus anne tarafından tanrılara soyu dayandığı gibi baba tarafından da soyu tanrılara dayanır. Dedesi Aiakos, Zeus’la Aigina’nın oğludur, Aigina ise ırmak tanrı Asopos’un kızı ve Okeanos ile Tethys’in torunudur. Akhilleus’un doğumu ile ilgili bilinen efsanelerden birisi Akhilleus doğduktan sonra Thetis onu ölümsüz kılmak ister ve bu maksatla ölüler diyarından geçen Styks nehrine bırakır. Thetis bebeği suya daldırırken topuklarından tutuğu için bedeninin o bölümü zayıf noktası olarak kalmıştır. Daha sonra ise Truva Savaşı sırasında Paris’in yayından çıkan zehirli bir ok Akhilleus’un topuğuna isabet eder ve ölmesine sebep olur.[2]

Akhilleus’un Eğitimi

Akhilleus eğitimi için yarı at-yarı insan olan Kheiron’a verilir. Yunan mitolojisinde sentor[3] olarak da bilinen yarı at-yarı insanların en akıllısı ve bilgesi Kheiron’dur. Akhilleus’u savaş sanatının yanında, binicilik, at sürme, güzel konuşma, koşma ve müzik gibi diğer alanlarda da yetiştirir. Onu avladığı arslan, domuz, kurt ilikleriyle besler. Bu nedenle, Akhilleus daha ufakken bile en ağır mızrakları, kılıçları kaldırabilecek kuvvete erişir.[4]

Akhilleus’un Ölümü

Troya savaşında yiğit bir şekilde çarpışan Akhilleus, Hektor’u öldürdükten sonra fidye karşılığında cesedi karşı tarafa teslim edeceğini fidye olarak altın ve Polyksena adlı bir kadını ister. Priamos teklifi kabul eder ve Hektor’un cesedini alarak uzaklaşır. Ne var ki, Polyksena’nın, savaş sırasında erkek kardeşi Troilos’u vahşice öldüren Akhilleus hakkında gizli planları vardır. Polyksena, kendine sırılsıklam aşık ettiği Akhilleus’un ölümsüzlük sırrını öğrenmeyi başarır. Genç kadının isteği üzerine Akhilleus, anlaşmayı onaylamak üzere silahsız bir halde ve çıplak ayaklarıyla Thymbralı Apollon Tapınağı’na gelir. Tapınaktan içeri girer girmez Deiphobos onu selamlar ve dostça sarılarak tüm vücudunu kavrar. Tam bu sırada tanrıya ait heykelin arkasına gizlenmiş olan Paris, zehirli bir okla Akhilleus’u sağ topuğundan vurarak yaralar. Akhilleus yaralanmasına rağmen tapınakta ele geçirdiği meşalelerle kendisini cesurca savunur. Birçok Troyalıyla beraber tapınaktaki rahipleri de öldürmeyi başardıysa da yazgısına karşı koyamaz.[5]

1- Hesiodos, Tanrıların Doğuşu (Theogonia), s.109 2- Robert Graves, Yunan Mitleri, çev./haz. Uğur Akpur, Say Yayınları, İstanbul, 2010, s.395 3- Sentorlar, Yunan mitolojisinde kısmen insan ve kısmen at görünümlü yaratıklardır 4- Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul, 1996, s.20 5- Robert Graves, Yunan Mitleri, s.884

Bu Haberi Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.